Fotoğraf: Ayşe Gülkızı
“Atlar düşer, krallıklar yıkılır, kuşlar göçer, senden naber?” diye avaz avaz bağıran YouTube önerisi ile bir blogger edasıyla “Ankara’da günübirlik yapılacaklar listesine” bir öneri de biz ekleyelim…
İnsanların, arabaların, kimi zaman giysilerin kimi zaman meyvelerin, atıkların üst üste olduğu Sıhhiye’den hani öyle hızlı falan değil, kısık sesle ezginin günlüğü şarkıları eşliğinde yola düşerseniz, hani bildiğiniz Ulus-Yenimahalle-Etimesgut-Yenikent’ten devam ederek bir saat sonra İnözü Vadisi’nde bulabilirsiniz kendinizi.
Vadi’nin jeolojik formasyonları hakkında çalışmamış olsak da geçip giden yılların, yüzyılların izinin rengarenk büyüleyici bir doku olduğunu söylemek yeterli sanırım. Bu jeolojik yapının tüm dünyada üç yerde olduğunu, birinin Yellowstone Milli Parkı olduğunu bilsek de ekibe jeoloji mühendisi katmamış olmanın eksikliği ile “renkler de çok güzeldi yaaee” yorumu ile sınırlı kalıyorum. ☺
Fotoğraf: Fahri Aksırt
Beypazarı İnözü Vadisi’nde, İnözü Deresinin kenarındaki tesislerde kahvaltı molası önerilir. Biz Cevizlibağ’a gittik ancak tesis çeşitliliği oldukça çok. Dostlar tesisinde derenin üzerine yapılan bir köprü ile mağaraların içini gezebilmeniz de mümkün. Tesislerdeki fiyatlar Ankara merkezindeki fiyatlarla karşılaştırılırsa bir nebze daha mütevazı diyebiliriz. ☺
Fotoğraf: Can Mengilibörü
Yolda Çayırhan Linyit Tesisleri önünde termik santral için fotoğraf molası verilebilir. Ancak astım, KOAH ve benzeri solunum problemi olanların durmadan geçmelerini, hatta arabanın klimasını kapatmalarını öneririz. Bu bölgede, havadaki partiküller yüzünden atmosfer kalitesi çok düşük.
“Belki üstümüzden bir kuş geçer, kanadından bir tüy düşer, iner döne döne gökyüzünden”
Fotoğraf: Fahri Aksırt
İnözü Vadisi’nden sonra Nallıhan (Çayırhan) Kuş Cenneti’ne 30 dakikalık bir yolculukla ulaşabilirsiniz. Nallıhan (Çayırhan) Kuş Cenneti, aslında yapay bir sulak alan ekosistem. Söğütlükler, sazlıklar ve ılgınlar arasında çeşit çeşit konan, göçen, gelen, giden yüzlerce kuş. 1959 yılında yapılan Sarıyar Barajı’nın kuşlar için hayati öneme sahip olduğu, yıllar içinde nesilden nesile aktarılarak bir yaşam alanı haline geldiğini anlamak kolay oluyor. Profesyonel kuş gözlemcisi olmamanın bir avantajı da duruyorsunuz, gelenler ve gidenler arasında kendi hayatınızı düşünüyorsunuz, konanları, göçenleri, gelenleri, gidenleri… Yorulan kuşların birbirine dayanışmayla nasıl yola devam ettiklerini, dayanışmanın her tür için yaşamsal öneme sahip olduğunu, tek başına göç olmadığını, göç ederken de bir arada olmanın önemini öyle bir-iki dakikada gösteriyorlar size.
Fotoğraf: Can Mengilibörü
Nallıhan (Çayırhan) Kuş Cenneti’ne giriş ücretsiz ve araç park yeri var, engellilerin fiziksel erişimine uygun (tesisin tamamı değil maalesef) bir tesis ile kuş gözlem kuleleri mevcut. Sazlıklar ve jeolojik peyzaj fotoğrafçılık için bereketli. ☺
(http://www.nallihan.gov.tr/kus-cenneti/)
“Bir hayat var sen yokken, Olsan da olmasan da var, Güneş açar sen görsen de görmesen de, Kuşlar uçar, buralardan…”
Fotoğraf: Fahri Aksırt
Kaçak kazılarla tahrip olan bir kent: Juliopolis Antik Kenti
1991 yılında Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin yaptığı bir kurtarma kazısı dışında çalışma yapılmadığını ve herhangi bir koruma/kurtarma programına dahil edilmediğini Nallıhan Kaymakamlığı’nın internet sayfasından üzülerek okuduğunuz bir kent. Sarıyar Barajı’nın inşa süreciyle eski Sarıyar köyünde yer alıyor Juliopolis Nekropolü, bugün Çayırhan Mevkii diye geçiyor bulunduğu alan. Nallıhan Kuş Cenneti’nden Ankara istikametine giderken sağ tarafta yer alan yönlendirmeler ile bulmak çok kolay.
“Kazısı tamamlanan toplam 434 adet mezardan, 37 adedi antik soyguncular tarafından, 34 adedi günümüz kaçakçıları tarafından tahrip edilmiştir.”
http://www.nallihan.gov.tr/juliopolis/
Fotoğraf: Özlem Mengilibörü
Juliopolis Nekropolü yani mezarlık, baraj gölüne yukarıdan bakan bir tepenin eteğinde yer alıyor. Antik kent baraj suları altında kalmış ama Nekropol alanı yüksekte olduğundan kurtulmuş. Tepenin eteğine yayılmış onlarca mezar var. İçlerinden çıkanlar Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor. Mezarların başına dikilen bilgi levhalarından içinden ne çıkarıldığını öğrenmek mümkün.
Fotoğraf: Fahri Aksırt
Mezarların yanına yöresine oturup baraj gölüne devrilmiş gibi duran katman katman kayalıkları seyrettik. Çok sessiz, çok huzurlu bir yerdi. Romalı, Bizanslı atalarımızın mezarlığı neden buraya yaptıklarını anlamak zor değil. İçimizde öldüğümüzde onların yanına gömülmek isteyenler de olmadı değil.
“Kuşların Kanadından Mezarların Gölgesine”
Fotoğraf: Can Mengilibörü