foto hikaye

Ankara, gri taşlarının arasından yükselen sessiz bir çığlık gibi. Ankara'nın gri caddelerinde, her taşın altında bir hikâye yatar. Kaldırımlarında binlerce işçinin, memurun, öğrencinin, kadının, LGBTİ+’nın, emeklinin izi; duvarlarında geçmiş mitinglerden kalmış solgun afişlerle ses verir. Kentin damarlarından geçen her yol, yalnızca bir zemin değil, üzerinde yürüyen binlerce emeğin tanığıdır. 1 Mayıs, bu şehrin yorgun ama inatçı belleğinde, yalnızca bir tarih değil; bir direnişin, bir var oluşun yankısıdır.

Kentin her bir köşesi, mücadelenin haritası, emeğin tarihidir. Kolej'den İskitler'e, Ulus'tan Çankaya'ya kadar, Ankara'nın her taşı, sözcüğünü söyleyememiş binlerce işçinin sesidir. Emek sadece bir kavram değil, kentin ruhuna işlemiş bir gerçekliktir. Plaza kulelerinde, camlarının ardında; güvencesizliğe, yarınsızlığa mahkum sessiz gençler, biliyoruz ki emeğin ve aklın yaşamın sahibi olacağı günlerin düşüyle soluk alır. Fabrika bacalarında tüten dumanın da, CNC çeliğinde parlayan kıvılcımın da, dikiş makinesinin ışık vuran iğnesinin de bir sesi var Ankara sokaklarında.

Her 1 Mayıs'ta, betonun çatlaklarından filizlenen o dayanışma yeniden büyüyor, kentin belleği yeniden uyanıyor. Beton yığınları arasından bir umut çiçeği açıyor; "bugün" denen zaman dilimini aşan, geçmişle geleceği birleştiren bir dayanışma köprüsü kuruluyor.

Bu kent, sanıldığı kadar sessiz değil. Üniversite amfilerinde, atölyelerde, fabrikalarda, ofislerde sıkışan nefesler meydanlarda özgürleşiyor. Gençliğin bakışlarında; parlayan öfke, çalınan geleceklere karşı bir hesap soruş, kent kimliğini emeğin gücüyle yeniden dokuma kararlılığı görünüyor. Bu, sadece bir kutlama değil, bir var oluş manifestosu. Ankara'da 1 Mayıs, geçmişin yasını tutmaktan öte, geleceğin de inşaası.

Ankara'nın taşları konuşur her 1 Mayıs’ta:

"Emek unutul(a)maz, emeğin gücü çiğnen(e)mez."

Kent, tarihinin en derin katmanından en yeni sokağına kadar aynı hakikati fısıldar:

“Bu mücadele, insanlık kadar eski ve yarınlar kadar tazedir.”

Güneş ışınları, her 1 Mayıs sabahında farklı doğar Ankara'da. Yalnızca binaları değil, umutları da aydınlatır. Çünkü bu kentte emek, yalnızca bir ekonomik terim değil, bir kimlik, bir duruş, bir karakterdir. Çünkü bu kent susmaz. Ve emek asla unutmaz.

Alanlarımızda yankılanan sesimiz, sokaklarımızda büyüyen umudumuz...

Alanlar da sokaklar da bizimdir...
Yeniden ve daima 1 Mayıs, emeğin bayramı!
 

Fotoğraflar: Fahri Aksırt
Metin: Tanju Gündüzalp