Balgat’ta bulunan Yelken Plaza’nın 20. katından 29 Mayıs 2018’de “düşerek” hayatını kaybettiği iddia edilen Şule Çet’in ölümüne ilişkin açılan davanın ilk duruşması, bugün Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Gazi Üniversitesi Tekstil Tasarımı Bölümü 2. sınıf öğrencisi 23 yaşındaki Şule Çet’in, eski patronu Çağatay Aksu ve onun arkadaşı Berk Akand tarafından cinsel saldırıya maruz bırakıldığı ve öldürüldüğüne dair deliller var ancak sanıklar suçlamaları reddediyor.
Ankara’da yaz başı… Haberlere göz gezdiriyorum; seçim heyecanı haber bombardımanına dönmüş, o kargaşanın içinde minicik bir ses duyuyorum: “Kardeşim intihar etmedi o öldürüldü… Yardım edin!” Gencecik mutlu bir kadın profil fotoğrafında, hiç intihar edemeyecek gibi bir ışıkla parlıyor gözleri. Bakamıyorum daha fazla Şule’ye, o gözler ve sözlerin doğru söylediğini biliyorum, o sırada yaşıyor olmanın utancı ile doluyorum.
Neden sonra ayrıntıları okumaya cesaret edebiliyorum. Şule genç üniversiteli bir kadın, Şule hayatta zorluklar çekmiş ama Şule fotoğrafında gülümsüyor, Şule aynı zamanda çalışıyor ve Şule işi için bir grup erkekle buluşuyor. Ve film orada Şule için bitiyor, çünkü o gün o kocaman plazada “erkek”le hem de zengin ve güçlü “erkek” ile burun buruna geliyor. Erkek “ona takıyor” “onu bırakmıyor” ve tırnağının dibine kadar mücadele etse de kurtulamıyor, bedeni lacivert gökyüzünden gri betona uçuyor. Oradan sonrası sonu gelmez ve bitmek bilmez hep aynı laflar: “O saatte niye oradaydı?” diye başlayan ve hayatının en mahrem detaylarını bile öğrenmeye çalışan mide bulandırıcı bir merak; “Aşık mıydı?”, “Sevişmiş miydi?”, “İçmiş miydi?”… Size ne, size ne, size ne ne ne… Herhangi bir sorunun herhangi bir cevabının genç bir kadını 20. kattan atmayı haklı çıkarabileceğini düşünebilen bir zihniyeti yine yine yine görüyor ve bir kez daha utanıyorum; artık bu soruları cevaplama ihtimali bile olmayan Şule’den ve bu soruları her gün tekrar tekrar cevaplayan milyonlarca kadından…
Duruşmayı farklı şehirlerden avukatlar, milletvekilleri ve TBMM’nin bazı komisyonları, davaya sahip çıkan pek çok kişi takip etti. Avukatların ve meclisten gelenlerin davaya müdahillik taleplerinin reddedilmesi üzerine salonda tartışma yaşandı. Mahkeme başkanının iddianameyi özetlemesinin ardından Çağatay Aksu savunmasına şu sözlerle başladı: “Böyle bir suçlamayla karşınızda olduğum için özür dilerim. Önce Allah’ın, sonra sizin vicdanınıza güveniyorum. Herkes gösteriş amacında, bir şey bilmeden bizi suçluyorlar.” Savunmasında, buluşma esnasında Şule Çet’in derslerinden kaldığı, ekonomik problemleri olduğu gibi konulardan bahsettiğini belirten Çağatay Aksu, 22:30 civarında buluşup yemek yedikleri Rıfkı Restoran’dan bir süre sonra ayrıldıklarını söyledi. İçki alıp gittikleri arkadaşı Burak Ahmet Yıldız’ın plazadaki ofisinde geçen anları anlatırken şu beyanda bulundu: “Şule’nin psikolojisi iyiydi. Aramızda yakınlaşma olmadı. Kendisinin elini koyup omzuma yatması söz konusu. O durumda da benim kafamı Şule’nim tam tersi tarafa kaçırmam şeyimin belirtisi.” Çağatay Aksu sonrasında Şule Çet’in 03:59 civarında “Gidiyorum” deyip kendini camdan attığını iddia ediyor, ancak unutmayalım ki camın kenarında duran sehpa ve üzerindeki tavlanın kıpırdamadığı tespit edilmişti. Sanığın rahat hareketleri ise dikkat çekiyor.
Fotoğraf: Fatoş Ergüzeloğlu
Sonrasında konuşan Berk Akand, Çağatay Aksu’nun aksine savunmasını telaşlı ve panik bir şekilde sürdürdü. Şule Çet’le o gece tanıştığını söyleyen Berk Akand, Rıfkı Restoran’a gelmeden önce birlikte olduğu Mustafa Aksu’yu da yanlarına çağırdığını, Şule gelmeden önce onlara Pınar Turgut’tan bahsettiğini söyledi. Biriyle nişanlı olan Berk Akand, Şule Çet ve Çağatay Aksu’nun videolarını çekip Pınar Turgut’a göndererek “Şunlara bak şunlara. Şunlar gibi olamadık” dediğini söyledi. Müzik dinlerken uyuyakaldığını, Çağatay Aksu’nun kendisini uyandırıp Şule Çet’in intihar ettiğini, onu tutmaya çalışırken parmağının kırıldığını söylemesiyle olayı öğrendiğini, ofisten çıkmadan önce Çağatay Aksu’nun bilgisayarı kapatıp bardakları yıkadığını duyduğunu ekledi.
Daha sonra plazanın güvenlik görevlisi Akif Deniz ve Murat Abalı’nın ifadeleri dinlendi. 28 Mayıs’ı 29 Mayıs’a bağlayan gece 00:30 civarı Çağatay Aksu ve Şule Çet’in Konya Yolu tarafından plazaya giriş yaptıklarını, ardından da bir başka araçla Berk Akand’ın geldiğini söyleyen tanıklar, sahurdan sonra 03:50 civarında bir patlama sesi duyduklarını sanarak etrafı araştırdıklarını ifade ettiler. Berk Akand’ın Çağatay Aksu’ya Şule Çet’in nerede olduğunu sorduğunu, onun da düştüğünü söylediğini duyduklarını ifade eden güvenlik görevlileri, daha sonra Çağatay Aksu’nun olay yerinden ayrıldığını, bundan 10 dakika sonra geri geldiğini, o esnada kendilerinin polise ve ambulansa haber verdiklerini aktardılar.
Hikâyeyi düşündükçe aklım Şule’nin uçtuğu o heyula binaya ve onun gibi Ankara’da aniden çoğalıveren plazalara ve oralarda yaşanan hayatlara kayıyor. Her önünden geçtiğimde dev yüksekliklerini ve tekilliklerini hoyratça sergileyen bu kütlelerin karşısında hissettiğim huzursuzluk ve yalnızlık, bir acayip ötekilik halini acaba Şule de hissetti mi diye düşünüyorum.
O plazalarda yaşanan o çok tekil, çok steril ve çok güvenlikli hayatların aslında kadını belki de “erkek”le yüzleşmesinde yapayalnız bıraktığını, “güvenlik”in nasıl da tehdit oluverdiğini farketti mi?
Oralarda yaşanan o çok havalı, o çok paralı hayatların, o büyük güçlerin kadınların hayatını kolaylaştırmaya değil mahkemelerde aklanmaya, adını ağzına alırken pis pis gülen eli bıçaklı avukatlar tutmaya yaradığını biliyor muydu?
Şule Çet’in gece mesajlaştığı Lilia Trohin, aynı zamanda ev arkadaşıydı. Olaydan 3 ay önce Şule’den köpek sahiplendiği sırada tanışmışlardı ve bir süredir birlikte yaşıyorlardı. Lilia Trohin, hakimin Şule Çet’in erkek arkadaşı Furkan’ı sorması üzerine onunla bir kere tanıştığını ancak hakkında çok şey bilmediğini söyledi. Şule Çet’in kendisini iş görüşmesine çağırdıklarını söylediğini ancak Çağatay Aksu’nun alkol alınca sarkıntılık yaptığından dolayı gidip gitmemek konusunda emin olamadığını ve Lilia Trohin’in fikrini sorduğunu, görüşme sırasında birbirleriyle iletişim halinde kalmak üzere sözleştiklerini aktardı. Hakimin Şule Çet’in psikolojik durumunu sorması üzerine Lilia Trohin şu ifadeleri kullandı:
“Şule hayat dolu biriydi. Hayallerimiz vardı. Evi birlikte badana yapmıştık, camları macunladık. Kızım için ‘Şu kitabı al, bu kitabı al’ derdi. Kahvaltı yaptığımızda ‘Uzun zamandır ilk defa böyle kahvaltı yaptım, anne kahvaltısı gibi’ demişti.”
Ama en önemlisi: Yalnız hissetti mi?
Şule Çet’in avukatlarından Umur Yıldırım, Mersin Üniversitesi’nden iki profesör tarafından hazırlanan bir raporu delil olarak sundu. Raporda cinsel saldırı ve cinayete ilişkin bulguların olduğunu belirten avukat, “Buraya bu kadar insan bu davayı sahiplenmeye geldi. Bu, ‘O saatte ne işi vardı orada’ denilen genç bir kadının cinayeti. Bu nedenle vereceğiniz karar emsal bir karar olabilir.” diyerek sanıkların tutukluluklarının devamını ve cinayetle yargılanmalarını talep etti. Şule Çet’in diğer avukatı ise sanıkların ifadelerinin çelişkili olduğunu, en azından birinin yalan söylediğinin kesin olduğunu düşündüğünü, cinayetle yargılanmalarını talep etti.
Çağatay Aksu, Şule Çet’in psikolojisinin bozuk olduğu ve intihar ettiği iddiasını yineleyerek tahliyesini değil beraatini istedi. Yakınları Çağatay Aksu’yu alkışlayarak ona destek çıktılar. Buna tepki gösteren kişilerle sanık yakınları arasında salonda atışmalar yaşandı. Berk Akand, bir süredir arasının bozuk olduğu bir nişanlısı olduğunu ve hoşlandığı Pınar Turgut’la görüşmeye çalıştığını söyleyerek “Bu benim özelim, kimseyi ilgilendirmez. Ben Şule’ye neden tecavüz edeyim?” dedi ve suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma, 15 Mayıs 2019 tarihinde saat 10:00’da görülecek.
O gün yanında olamadık Şule, bugün buradayız. Utancımızla değil, kızkardeşlikle ve hesap sorma direncimizle buradayız. Ve artık sen, ben, o, biz, hiçbirimiz yalnız olmayana dek, devran dönene, “erkek” hesap verene dek buradayız.
O güne dek:
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet
#ŞuleÇetiçinAdalet